“Hindistan'dan Farklı Bir Sendikal Hareket Deneyimi”

Düzensiz işler, gündelik veya mevsimlik çalışma, sokak satıcılığı gibi iş güvencesinden yoksun, düşük ücretli, sosyal güvenliğin olmadığı, esnekliğe sahip çalışma koşulları özellikle son 40 yılın küresel ekonomik yapısı ve müdahalelerden uzak neoliberal anlayışı ile tüm dünyada hızla artış eğilimi göstermektedir.
Yoksulluğun yaygınlaştığı, sosyal güvence ve korumanın olmadığı çalışmaya ilişkin hakların uygulanmadığı, örgütlenme hak ve özgürlüklerinin yaşama geçirilmediği bir alan olarak tanımlayabileceğimiz bir enformel yapı oluşmaktadır. Bu yapının varlığı içerisinde çalışanlar, örgütsüz oldukları için sosyal diyalog süreçlerinde ve kurumlarında yer alamamakta veya eksik temsil edilmektedirler. Bu özellikleri ile bir nevi ‘dünyanın sessiz çoğunluğu’nu oluşturduklarını söyleyebiliriz.
Örgütsüz çalışanların temsil güvenliği sağlanamazsa, çalışmaya ilişkin diğer haklarını da elde edemeyecekleri bilinen bir gerçektir. Çünkü çalışanlar tek başlarına ekonomik, sosyal ve siyasal yönden güçsüzdürler ve bu bağlamda formel yapının dışında tanımladığımız bu ekonomik yapılar içerisinde çalışma standartlarının uygulanmasının ve geliştirilmesinin gerçek güvencesi, çalışanların örgütlenmesine bağlı olacaktır. Ancak bu konudaki yasal ve idari düzensizliklerin varlığı ve sendika örgütlenmelerindeki yetersizlikler özellikle; Kolombiya, Brezilya, Uruguay gibi Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere Hindistan, Güney Afrika, Meksika, Namibya gibi ülkelerde farklı olarak bazı yeni ve özgün örgütlenmeleri de beraberinde getirmektedir.

Bunların içerisinde Aralık 1971’de Hindistan’da Ela Bhatt’ın önderliğinde bir park alanı içerisinde yaklaşık 100 civarındaki kadın işçinin toplanmasıyla kurulan ‘‘SEWA” (Self-Employed Women’s Association) yani “Kendi Hesabına Çalışan Kadınların Birliği”nin örgütlenmesi, farklı örgütlenme yapısı ile dikkat çekmektedir.
Bünyesinde ev işlerindeki hizmet üreticilerinin, işportacıların, seyyar satıcıların, pazarcıların ya da üretim aracına sahip olan ama işçi çalıştırmayan küçük üreticilerin yer aldığı bir kurum olan SEWA, 50 yılı aşkın mücadelesi ile bir banka, bir sağlık merkezi, bir eğitim kurumu, bir kooperatif birimi tesis edecek kadar güçlü bir yapıya bürünmüştür. Kendi bünyesi altında bulunan kurumları ve uzantıları ile de tüm dünya için oldukça ilginç bir deneyim oluşturan SEWA, güçlü örgütlenme yapısı ile enformel sektördeki kadın çalışanlar için bir umut ışığı hâlini almıştır.

Görüldüğü üzere, neoliberal politikalar çerçevesinde en acımasız halini alan serbest piyasa ekonomisi anlayışı, çalışma yaşamındaki güvenceleri ve çalışma dirliğini bitirme noktasına getirmiştir. Ülkemiz açısından da günümüz çalışma koşullarına bakıldığında, kıdem tazminatının dahi tartışıldığı bir hezeyan ortamı, ekonomik ve siyasal krizler ile hukuki düzenlemelerden uzak bir çalışma yaşamı genç kuşağa miras(!) bırakılmaktadır. Buna bir de 20 yıl iktidarda olup bırakınız bir fabrika açmayı, 100 kişilik istihdam sağlayacak bir üretim atölyesini dahi açmamış, yalnızca AVM açarak istihdam sağladığını düşünen bir siyasi yapıyı da eklediğimizde; her geçen gün daha fazla sayıda emekçinin sosyal güvenceden yoksun işlerde çalışmaya ve insan onurundan uzak bir yaşam sürmeye maruz bırakıldığını görebiliriz. Artık zaman sendikaların tekdüze bakış açısını ve hantallığını üzerinden atarak, bu yeni oluşan kuralsız ekonomik yapı içerisindeki emekçileri de örgütleme zamanıdır. Hindistan’daki kadınlar bunu başarmakta ve her geçen gün çığ gibi büyüyen bir harekete imza atmaktalar. Ne dersiniz, biz de yapabilir miyiz?
Comments