top of page

İsimsiz

  • Yazarın fotoğrafı: Atalay Nallıdere
    Atalay Nallıdere
  • 16 Tem 2023
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 22 Tem 2023

Üzerine yüzlerce şeyin yazıldığı süregelen ve tükenmeyen bir duygu. Çeşidine ve hissedene göre dünyanın sorunlarına çare bulan bir enerji, ya da hissedeni içten içe tüketen maymun iştahlı bir kanser. Tek bir duygunun esiri olunduğunda, aynı duyguyu tekrar tekrar kullanmaktan başka çare kalmıyor. Rasyonalite bile söz konusu duygunun arkasında kayboluyor, bir şey için plan yapılamaz hale geliniyor. Eldeki tek numara esiri olunan duyguya itaat etmekte. Bu açıdan bakıldığında, davranışların arkasında neredeyse her bir insanı itaat ettiren bir duygu görülebiliyor. Kişi tek silahını da yeterince efektif bir şekilde kullanamaz ise bu sefer var olmak için hiçbir sebebi kalmıyor.

Önce düşünceler aynı duygu tarafından bir şekilde defalarca kez alt edilip bir deneme tahtasına dönüşüyor. Düşüncelerden umudu kestikten sonra bu sefer sıra bedene geliyor. Rasyonalite için umut bu noktada tamamen kayboluyor.

****

Bedenini hissizleştirmek için insan gece gündüz çalışıyor. Eve gelmiyor, eve geldiğinde uyarılmamak için evden çıkmak istemiyor. Kendisini yoruyor, uykuya dalıyor. Uykudan uyanıp uyarılmak istemiyor. Halsizleşmek için çok fazla yemek istiyor, aç kaldığında yemek istemiyor. Daha hissizleşmek için ilaçlara başlıyor. Ağlamayı unutuyor. Gülümsediğinde şaşırıyor ve utanıyor. Bu arada kalan noktalardan bir tanesinde hayattaki her şey heyecandan ibaret hale geldiyse, kızgın kalınamıyor. Kabullenmekten başka çare kalmıyor. Hissedilen duygunun yoksunluğu çekilmeye başlandığında katlanılan heyecanlar da yitip gidiyor. Motivasyon rasyonalite gerektirirken, sıra bedene geldiğinde elde kalan heyecanlar da kayboluyor. Güzel bir dansı, keyifli bir şarkıyı ve ölümsüz bir başarıyı alkışlamak için hiçbir heyecan duyulmuyor. Özü bedenden kaybolduğunda başkalarının heyecanı da paylaşılamıyor.

Kalabalıklar arasında ne nezaketten ne de heyecanlanarak alkış tutmayan insanları gördüğümde hep bu daha ismi konulmamış yolculuğu düşünüyorum.

****

İsimsiz yolculuğu bana bir de tersinden kat eden insanlar anımsatıyor. Bir örneği kaldırımı işgal etmiş bir masaya doğru uzanan talepkar bir çocuk eli. Sonrasında yolun diğer ucundakilerin yersiz şakaları. Onlara söylenildiğinde bütün gün boyunca insanın içine oturan bir yalan. Bunların hepsinin ardı ardına gelip isimsiz şekilde bir hafta sonunda sıkışıp kaldığı hayat.

İnsanlar duygularının sadece ismini koyabilmeyi hayal ederler. Duyguların adını koymak denilen olgu zaten herhalde buradan gelmektedir. Kişi aşık olduğunu kendinden saklayamamayı başarmak ister, hissettiği duyguları başkasının adlandırmasından hoşnut olur. Fakat asıl nesnenin aşkını adlandırmasını ister. Nefret, sevgi, kıskançlık ve üzüntüden dahil herhangi bir duygu özneleri ve nesneleri kesiştiğinde beraberinde bir ferahlama getirir.

İnsanların yaşadığı buhranların, ferahlık yoksunluklarının, çoğu bu isimsizliklerden kaynaklanıyor olabilir mi? İsimsiz olan duygular değil fakat isimlendirilmeyen duyguların yol açtığı yolculuk. Bir şeyi isimlendirmenin amacı kişinin kendisi için değil iletişim kurmak istediği insanlara karşıdır. İletişim bilgiler, ilişkiler ve olaylar saklandıkça körelir. Ortaya bunlardan ötürü layığı ile isimlendirilemeyen duygular çıkar. Duygular layığı ile isimlendirilemediğinde büyür ve bir isimsiz yolculuk başlatır.

Söylenildiğinde insanın içine oturan bir yalanı takip eden isimsiz bir hüzün, bir sevgi ve hissedilen ilgisizlik ile dokunduğu bir nefret takip eder. İsimlendirilemeyen, üzerine doyula doyula konuşulamayan duygular. Paylaşamadığı sürece duygularını isimlendirmenin bir anlamını görmeyen gittikçe körelen benlikler.

****

Duyguları paylaşmak üçüncü bir nesneyle veya kişiyle asla layığı ile mümkün değildir. Duygular sadece paylaşıldığında asla layığı ile yaşanılmaz. Duygular yaşanıldığında ise paylaşınılmak zorunda değildir. Duyguların paylaşılırken yaşanılması ise, sadece özneleri ile nesneleri bir araya geldiğinde mümkündür.

Söz konusu senaryoların her biri örneklerle açıklanabilir. Paylaşılırken yaşanılan duygular itiraflardır. Yaşanılırken paylaşılamayan duygular kavgalardır. Paylaşılırken yaşanamayan duygular dertleşme ve çekiştirmelerdir, belki bu düzen içerisinde aynı şu anda olduğu gibi. Paylaşılamayan ve aynı zamanda yaşanılamayan duygular ise isimsiz bir yolculuğu kat etmek için alınabilecek en hızlı yoldur.

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
Falcı

O an yolumu yolumu kesip el falıma bakmak isteyen falcının hocasından öğrendiği ilk kuralı çoktan unuttuğunu fark ediyorum. Artık...

 
 
 
Misafir

Halbuki sadece rüya görmek değil hayal etmek de uykuya dalabilenlerin hakkıdır.

 
 
 

Comments


  • Facebook
  • Spotify
  • Instagram

 © camduvar kültür sanat 2021

bottom of page