top of page

Natüralizm’in Banallığı

Yazarın fotoğrafı: Atalay NallıdereAtalay Nallıdere

Hep birinci tekil şahısı kullanarak konuşmaktan veya kendini hayatın merkezine yerleştirerek yaşamaktan sıkılmış olmak çok normal. Fakat insan birinci şahıs olmaktan çekindiği ve kendi benliğini bile ağzına almaktan utandığı zaman, kendini hayatın merkezinden uzaklaştırmayı başarmakla birlikte, hayata karşı bir irade belirtebilme yetisini de tehlikeye atıyor. Bu tehlikeden neredeyse herkesin sağ çıkmasıyla birlikte, kişilerin kendilerine dönük yetileri ise bu süreçte toplu kırıma uğruyabiliyor.

İrade verdiği kısa arayı bitirdiğinde, birinci tekil şahıs geri dönüyor. Geri dönmesi ile birlikte, bir kere kazanılmış olan natüralizm’in banallığı ise kaybolmuyor ve kişinin adeta çehresine işleniyor. O çoğunlukla ifadesiz insan, sadece iradesinin esiri olduğunda kendisinden geçiyor. Yine de, kişi artık “ben” kelimesini her kullandığında bunun farkında olmak zorunda hissediyor. “Ben” kelimesini duyduğu her anda sıkılmış bir şekilde irkiliyor.

Bu noktada gözlemci olmanın insanın zaman zaman kendisine empoze ettiği bir mit olduğunu anlayabiliyoruz. Birinci tekil şahıs farkındalığa ulaşmış bir natüralistin zihninden sadece bir anlığına, farkındalığın eseri olarak kayboluyor. Fakat sonrasında sıkılmışlık ile geri dönüyor. Farkındalığın insanı zorladığı bir mitin içerisinde insan kendisinin bu hayatta sadece bir natüralist, sadece bir gözlemci olduğunu, aslında hiçbir şeyin onun için fark etmediğini, kendisinin sadece verilen görevleri taşıyan veya durumun gerektirdiklerini ortaya koyan bir araç olduğunun iddia ediyor. Bunlara rağmen hiçbir şey bizi hissettiğimiz masumiyet veya suçluluktan arındırmıyor, ve “ben” olmaya devam ediyoruz. Böylece bir mitin içerisindeki sade natüralistler olarak Adolf Eichmann kadar sıkıcı oluyoruz. Sıkıcılık bir kez edinildiği zaman kurtulunalamayan bir durum olsa da, bunun farkına varılamaması aslında natüralist çerçeveden bakıldığında çözülmesi gereken bir sonraki problem. Gün boyunca ana fikri aynı olmasına rağmen tekrarlanan cümleler ve bu cümlelerin bazılarının arasındaki tutarsızlığının farkında olunmaması bu sıkıcılığın bir kaç belirtisi.

Yani iddia odur ki, gözlemcilik bir mit ve bu mitin farkında olarak insan iradesinin daha yetkin bir şekilde ortaya koyabilir. Gözlemcilik, insanın iradesinin bencilliğinin farkına varmasının bir sonraki aşaması olabilir fakat yaşamak için insanın iradesinin geri döndüğü bariz iken kişi sıkıcı bir mitin içerisine bilinçli olarak saplanıp kalmamalı. Tam tersine birinci tekil şahsın geri döndüğünü kabullenilerek, bunun bilinci içerisinde hareket edilmeli.

Öte yandan, yan etki olarak geri dönen birinci tekil şahıs ise özellikle dile yansıyan belirli tutumları hakkında insanları düşünceli bir şekilde özür dilemeye itmeli. Daha kolay anlaşılması açısından örnek vermek gerekirse; Aşkın devamlılığının absürt kesinliğine bağlı olarak “seni hep seveceğim” veya anlık varlığının anlaşılabilirliğinden emin olarak “seni seviyorum”değil de, sadece geçmişe bir iç gözlem ile bakarak farkına varıldığında “seni sevdim” demeli. Duygular her bir eylem gibi belirli bir zaman dilimi içerisine sıkışıyorlar, eğer iyi bir natüralist olmakta kararlı iseniz duygularınızı hissetmiş bulunduğunuz zaman dilimini veya eylemlerinizin zamanlamasını tutarlı bir şekilde aktarabilmeniz gerekmekte.

İrade kişinin o ana kadar olduğu varlığın bir yansıması oluyor. İrade insanın o an olduğu insanı bu anlamda kapsamıyor. Önerilen ise iradenin sağlıklı bir şekilde sadece içe bakışın sürüklediği bir ihtiyaçlar bütününe dönüşmesi. İradenin anın gerisinde kalması insanı tepkisiz kılabilse de, bir yandan bu sıkıcı surat ifadesi sadece dönüşümden kalan bir kalıntı değil, ayrıca iradenin natüralist çerçevede tekrardan varolabilmesi için gereken bir zorunluluk.

Burada önerilen ise aslında bir dans teklifi. Partnere teklif edilen her harekette tekrar sağlanan dengenin farkındalığını insanın düşüncelerine de ulaştırması. İradenin kişinin benliğinin farkındalığına dönüşmesi, ve gözlemcilik ve önemsizlik mitinden böylelikle kurtulması... Kişinin anlık olarak kim olduğunun farkında olması, her ne kadar hala imkansız olsa da ve natüralizm’in banallığı bir kere edinildiğinde kaybolmasa da, söz konusu durumlar inancın, isteklerin ve iradenin kişinin içerisinde var olduğunu reddetmeyi gerektirmiyor. Kişi çok iyi şarkı söylediğine o ana kadar inanıyor olabilir, o ana kadar kimseye karşı herhangi pozitif veya negatif duygu beslemek istemiyor olabilir, veya yemek pişirmek istediğinin farkında olabilir. “Ben” demekten korkarken bu iradeyi ortaya koyuyor olsanız bile yerinizde bir hayalet olmasından farksızsınız ve üstüne üstlük her natüralist gibi sıkıcısınız.


İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Falcı

O an yolumu yolumu kesip el falıma bakmak isteyen falcının hocasından öğrendiği ilk kuralı çoktan unuttuğunu fark ediyorum. Artık...

Misafir

Halbuki sadece rüya görmek değil hayal etmek de uykuya dalabilenlerin hakkıdır.

Comentários


  • Facebook
  • Spotify
  • Instagram

 © camduvar kültür sanat 2021

bottom of page