top of page

Sayıklamalar II - Düşüş

  • Yazarın fotoğrafı: Oğuzcan Nallıdere
    Oğuzcan Nallıdere
  • 17 Eyl 2021
  • 2 dakikada okunur

Çizen: Hasret Deniz Mercan



"Sadece ayağa kalkmak gibi basit bir eylem bile bizi yokluğa yaklaştırabiliyor."


Dün akşamdan önce bunun hakkında hiç düşünmemiştim. Çünkü böyle şeyler düşünmek olağan zamanlara ait bir şey değildi, hayatın normal akışının dışında insanları bu şekilde düşünmeye iten bir şeyler olmalı idi, dürten. (Yazar burada hayatın seni dürten kanlı canlı bir yaratık olduğunu söylemek istemiyor. Ancak yaşam kanlı canlı saçma sapan bir yaratık olsa idi en büyük hobisi insanları dürtmek olabilirdi.) Benim başıma da böyle bir şey gelmiş olmalıydı ki bunu düşünmeye başlamıştım. Başımın arkası ağrıyor.


Sonra hatırladım, başım dönmüştü. Sabah sıçımımı gerçekleştirip ayağa kalktığım anda basım dönmüştü. Öyle bir dönmüştü ki gülümseyip "Vay anasını hiç böyle başım dönme..." diye düşündüğümü hatırlıyorum. Ancak kelimenin gerisinin nereye kaybolduğunu bulamadım. Bu yüzden bu düşünce de böyle yarım kalmıştı. Havada da kalmış olabilirdi tabii ki ancak şu an böyle basit detaylar hakkında konuşabilecek bir durumda değilim. Anlayış gösterirsiniz ki başım döndü ve kendimi çok iyi hissetmiyorum. (Hani insanlar başları döndüklerinde ya da mideleri bulandıklarında öyle derler ya hani, ben de sırf o nedenden dolayı bu cümleyi kurdum, yoksa kendimi kötü de hissetmiyorum, iyi de.) Karışıklıklar içerisindeyim. Görüyorsunuz ya, düşüyorum.


Bu düşüşüm diğerlerinden farklı olmuştu. Yani aynı genel fizik kurallarına tabii olarak yerçekiminin beni yere doğru çekmesi sonucunda vuku bulmuştu. Bu açıdan bakıldığında bu düşüşün farklı bir tarafı yoktu. Belki bu düşme eylemi üçüncü bir parti tarafınca objektif bir şekilde incelense, sadece normal bir düşme olduğu kanısına varılır ve daha fazla incelemeye gerek olmadığı gerekli mercilere en afili kelimeler kullanılarak arz edilirdi. (Arz edilmenin bu anlama gelip gelmediğini hatırlamıyorum. Muhtemelen gelmiyordu. Biliyorsunuz ya ben şu an hatırlamıyorum. Sadece nasıl düştüğümü değil, yani o da dahil içine ancak yalnızca o değil. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Hiçbir şeyi. Adım ne ve ben kimim? Ben neyim? Kaç yaşındayım? İlkokul öğrenci numaram kaç? Evli miyim? Çocuğum var mı? Ne iş yapıyordum? Profesyonel düşücü müydüm? Düşüyor muydum? Sanırım belli bir süre için düştüğümü bile bilmiyordum.)


İşte tam da o en karanlık hatırlayamamanın, yokluğun, bilmemenin en çok hissedildiği o an beni dürtmüş olmalıydı. Bu nedenle olağanın dışına çıkmış olmuş olabilirdim. Daha önceleri de düşmüştüm ama hiçbiri böyle değildi. Misal çok küçükken (ortaokul) ne olduğunu tam olarak kestiremediğim (küçüklük hali) bir nedenle ayağım kaydığında sırt üstü düşmüştüm. Bir kez de havuzun kenarında hızlı koşarken ne olduğunu bildiğim sebepler nedeniyle düşmüştüm. İkisinde de kafamı ne olduğunu tam bilemediğim nesnelere (zaman) az kalsın kafamı çarpıyordum. Çocukların böyle saçma sapan ölümlerden kıl payı kurtuldukları oluyor çokça, eğer dindar biri olsaydım belki de koruyucu bir melekleri olduğunu bile düşünebilirdim. Benim de koruyucu bir meleğim var mıydı beni koruyup başımın bir yerlere çarpmasını durduracak?


Hatırlıyorum.


912.


Yeni uyanmışa dönmüştüm. Ayakta mı uyanmıştım? Ayakta uyandıysam ayakta uyumuş olmalıydım, öyle bir şey olamazdı! (Lan?) Tuvaletteydim, istemsizce sifona bastım. Sıçarken mi uyumuştum? Odadan çıktım. Bir süre başka şeyler yaptım ve birilerini öptüm, öpmek istedim, bir şeyler yedim (ağzıma koyup, yuttum) bir süre düştüğümü ve unuttuğumu unuttum. Unuttuğum hiçlik ile karşılaştırıldığında her gün bilinçli bir şekilde içine daldığım monotonlukların bile bin bir renkli gök kuşakları kadar güzel olduğunu, hiçliğin bize ayağa kalkmak, otobüsün arkasından koşmak (ya da sadece koşmak) kadar yakın olduğunu hiç fark edemedim. Sonra...


Hatırladım.


Yoksa ben düşmüş müydüm?

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
Falcı

O an yolumu yolumu kesip el falıma bakmak isteyen falcının hocasından öğrendiği ilk kuralı çoktan unuttuğunu fark ediyorum. Artık...

 
 
 
Misafir

Halbuki sadece rüya görmek değil hayal etmek de uykuya dalabilenlerin hakkıdır.

 
 
 

Comments


  • Facebook
  • Spotify
  • Instagram

 © camduvar kültür sanat 2021

bottom of page