Ve Sonra Dans Ettik!
- Sencer Kan
- 8 Ara 2020
- 3 dakikada okunur

და ჩვენ ვიცეკვეთ
And Then We Danced
Ve Sonra Dans Ettik
2019 - 113 dakika
Yönetmen: Levan Akin
https://m.imdb.com/title/tt8963708/
Uyarı: Bu inceleme filmden "spoiler" içermektedir!
Elon Musk, malumunuz bu ara çokça açıklama yapıyor. Uzmanlar Cybertruck isimli "kamyonet"in sunumu esnasındaki hatanın bir pazarlama hilesi mi yoksa sadece insansı bir hata mı olduğunu tartışadursunlar, Musk, yaptığı açıklamalardan birinde; aracın fazla köşeli ve keskin tasarımı ile ilgili olarak "ne yapalım... sert çeliğe en fazla bu kadar şekil verebiliyoruz" gibilerinden bir şeyler demişti... Aslında yıllar önce aynı açıklamayı çelik iskelet kullanan Saab markası yöneticileri de yapmıştı ya çok da önemli değil. Kafaları fazla karıştırmadan, sanata ve sinemaya geri dönelim.
Bir çelik sertliğinde, köşeli figürlerden oluşan Gürcü Halk Dansları'nı bilmeyenimiz, belki de sevmeyenimiz yoktur diye tahmin ediyorum. Oldukça hoş bir seyir zevki sunan bu danslar, erkek dansçıların figürlerindeki sertlik, kadınlardaki yumuşaklık ancak temposu hiç düşmeyen bir koreografi ile görünüşteki bu tezatlığın uyum içinde harmanlandığı bir atmosfer yaratmıyor mu?
Başroldeki erkek dansçı Merab'ın, şekil verilmeye, çalışılan sert çelik iskeletinden çok daha fazlası olduğunun ipuçlarıyla açılıyor bu muhteşem film. Orijinal ismi ya da karşılığı nedir fikrim yok ancak uzun zamandır ilk kez bir filmin Türkçe karşılığını sevdiğimi hatta bayıldığımı hissediyorum; "ve sonra dans ettik!".
Filmin ismi kadar afişindeki figür de size baştan çok daha fazlasına davet ediyor. Kadife kanatlar gibi yorumladığım bir kostümle havalanan bir dansçının taşıdığı sert, siyah aksesuarlarla, bahsettiğim Gürcü Dansları'ndaki tezatların harmonisi ne de güzel verilmiş.
Filme önce kalabalık bir arkadaş grubuyla gitmeye karar vermiştik, önce fragmanındaki LGBT temalardan tırsan arkadaşlarım vazgeçti sonra da bir diğer arkadaşımın baş başa benimle böyle bir film izlemekten -belki de- rahatsız olabileceğini düşündüğüm için ben. Bu seyir keyfini salonda yalnızlığımla paylaşmak, filmin çok derinlerime nüfuz etmesini sağladı. Bu nedenle mutlu muyum hüzünlü müyüm bilmiyorum ama sabah ilk iş hissettiklerimi paylaşmak istedim.
Merab'ın, yeni gelen yetenekli erkek dansçı; Irakli yönünde yükselen hislerini ve kendine, içine doğrulttuğu büyüteci izliyoruz film boyunca. Kuşkuları, keşifleri tüm naifliğiyle, öyle bir doğallıkla ve sanatla aktarılmış ki kimse rol kesmiyor, rol yapmıyor da akıyor... Akıyor ve akıyor sanki. Siz de kahveye karışan süt gibi önce kendinizi ayırabiliyorsunuz sütten ama sonra belirsiz şekilde bir parçası oluyorsunuz sütlü kahvenin. Merab aydınlandıkça, güneş ışınlarını toplayan, içine doğrulttuğu büyüteç yakmaya, kavurmaya başlıyor.
Merab yalnız değilsin...
Merab'ın gözyaşları sıcak bir sobanın üstüne düşüyor ve ürkütücü sesler çıkarıyor. Sonra damlalar buharlaşınca bir yenisini daha beklemeye başlıyorsunuz sanki. Gökten bombalar düşse ve milyon dolarlık efektler kullanılsa bu kadar etkileneceğimi hiç tahmin etmiyorum hiç.
Yanlış anlaşılmasın; film son derece hareketli ve muhteşem dans figürleriyle rengârenk ancak bu mizansenleri çözümlemek ve seyirciye kusursuz şekilde iletmek oldukça büyük bir maharet olduğu için özellikle belirtmek istedim.
Kimdir bu Levan Akin yahu...
Eskiden başarılı bir dansçı olan ancak şimdilerde bir kaybeden olarak görüntülediğimiz babanın verdiği salıkların, Merab'a değil de belki de abisine işleyerek, abisi gibi dansı bırakıp zengin bir kıza kaçmadığı için mutluyum. "Şişman ve kayınpederinin yanında çalışan ve bununla bir problemi olmayan bir Gürcü olmayacağı" için.
Final sahnesinde Cybertruck misali çeliğin istenirse, dışarıdan değil ama içeriden... Nasıl biçim değiştirebildiğini izliyoruz ağzımız açık... Aşırı bir figür tekrarı sonrası incinen ayak bileği, belki de civcivin yumurtanın dışına çıkmak için ilk darbesiydi kim bilir... Bu muhteşem final sahnesinde, incinen ve sargılı ayak bileğinden sızan o bir damla kan, bu Gürcü Civcivi'nin çok daha fazlasına muktedir olduğunu öyle güzel gösteriyor ki bizlere. Kadife kanatlı, sert aksesuarlı kostümünü çıkarıp kapıya yönelmesi ile şu geleceğin şişman ve zengin Gürcü abisinin verdiği yegâne tavsiyeye uyup şimdi Gürcistan'dan çok uzakta bir yerlerde hâlâ muhteşem şekilde dans ettiğini hatırlatarak bitiyor film ve ben uzun süre Karaca Sineması'ndan çıkamıyorum.
Filmi izleyerek, benimle dans eder misiniz?
Belki biz de kanatlanır ve havada asılı kalırız...
Comments